Browsing Category

Çökmüşlükler

Çökmüşlükler

Bazı hisler o kadar uzakta kaldı ki

bazı hisler o kadar uzakta kaldı ki,
hatırlayabilmek için içiyorum her gece,
her seferinde hatırlıyorum da,
sabahına içmişliğin unutkanlığı sarıyor etrafımı…
Sonra bir acı kaplıyor içimi,
Bir sonraki buluşmamız olan içmişlik ertesine kadar…

Çökmüşlükler

Senle bu kadar yakınken, bu çatışmalarımız başka nasıl açıklanabilir ki?

Senle ne zaman konuşmaya kalksak sessizlik kaplıyor çevremizi,
Sarılmak istesek kavga alıyor ardını,
Susmak istesek birden patırtı patlıyor,
Ayrılalım desek sarılırken buluyoruz kendimizi
Uzak kalalım derken baş başayız
Sence de çok saçma değil mi?

Biz senle ne zaman güzel bir vakit geçirmek istesek kara bulutlar biniyor tepemize,
Sen yokken sana şiirler yazıp, yüzüne bağırıp çağırmamı ben de anlayabilmiş değilim,
Konuşman gereken her anda susarken, konuştuğunda hep gitmekten bahsediyor olmanı sen anlayabiliyor musun?

Tepesi görünmeyen gökdelen bir bina ile hemen bitişiğindeki gecekondu gibiyiz
Birbirimize çok yakın ama çok farklıyız,
Uzaktan birbirimizi imrenerek izlerken,
Birbirimizden delicesine korkuyoruz,

İstanbul gibiyiz belki de seninle…
Birimiz parıltılı, şatafatlı sokaklar,
Birimiz hemen arkadaki tekinsiz sokaklar,
Sen sakinliğe özlem duyarken, ben ışıltıya aşığım…
Ama ne senin bu tekinsiz sokağa girecek cesaretin var,
ne benim o ışıltıya girebilecek kimliğim…

Senle bu kadar yakınken,
Uzaktan bu kadar severken birbirimizi,
Bir araya gelemememiz başka nasıl açıklanabilir ki?
Varsa yolu, sen söyle!

Çökmüşlükler

bazı sözler var, söylemesem bana yük, söylesen kıymeti yok!

bazı sözler söylemedikçe içinde yük,
söylesen kıymeti yok

İçimde saklı tuttuklarımdan geliyor sesimdeki duraksamalar
söylemesem bana yük
söylesen kıymeti yok

ben de isterdim her güne bir ilkbahar sabahı heyecanıyla kalkmak
anlatamadıklarım var benim
içime kara bulutlar örüyor her sabah
söylemesem bana yük
söylesen kıymeti yok

Uykuları sevmem, uyumaktan değil,
rüyalar canlı tutuyor hayallerimi
bir ilkbahar sabahına uyanıyorum rüyalarımda,
bir sonbahar rengarenkliğinde koşuyorum,

bazen anlatıyorum rüyalarımda,
kabus derler ya hani işte öyle,
çığlığımı duyamıyorlar,
ben sustukça sesimi ulaştırabiliyorum insanlara,
söylemesem bana yük
söylesen kıymeti yok

Bazenler, Çökmüşlükler

Bazen! Sanki hiç bitmeyecek gibi acılar

Bazen! Sanki hiç bitmeyecek gibi acılar,
Bazense her şey geçmişte kalmış gibi…

İyi hissettiğinde her şey çözülmüş gibi geliyor,
Oysa ki çöküntüler yine gelecektir, hem de ansızın!

Hani çok mutluyken
birden dona kalırsın da
içine karanlık çöker ya!
İşte öyle bazen…

Çökmüşlükler

Yaşamıyoruz! Yavaşça ölüyoruz….

Yaşamıyoruz! Yavaşça ölüyoruz….

Yaşamaksa yaz tatilindeki o şirin kız gibi,
Bir kez hissetmişsin, ansızın bitmiş ve okula, yani eve dönüş olmuştur!

Hep bir heyecan vardır içinde,
yeniden yaz gelecek ve görüşeceğiz,

sen her yaz gidersin de görmek ümidiyle, ama o bir daha gelmez oraya,

O hiçbir zaman gelmez, hiçbir zaman keyifli olmaz dondurma yemek,
ne o sahilde ne de bir başka yerde…

Çökmüşlükler, Şiirler

Bir Yaz öğleden sonrası ya da yokluğunda bir Kış akşamı

Bir Yaz öğleden sonrası
Ege’nin eşsizliği içinde,
Sana şiirler yazmak,
Heyecanla sana koşmak,
Okumak
Sarılmak
Kokunu her bir yanımda hissetmek
Kollarının bana sarılışını film gibi izlemek
Sıcaklığınla mest olmak isterdim,

Yokluğunda bir Kış akşamı,
İstanbul’un kalabalık ve kokmuş havasında,
Elimde sigaram,
İçimde mutsuzluk,
Tüm hayallerim umutsuzluk,
Ben çöküntüler yaşarken,
Yaşadığımız güzel günleri dahi unutmuşken,
Bu kadar bitmiş hissetmek,
istemezdim….

Bazenler, Çökmüşlükler

Neden yazdıklarımın ucu hep ölüme dokunuyor?

bazen öyle sancılar giriyor ki yüreğime,
korkuyorum,
korktukça artıyor,
arttıkça korkuyorum,
ellerim titriyor,
nabzım yükseliyor,
başım dönüyor,
kaç geceyi acilde aldım kalp krizleri geçirmeler yaşarken,
hiçbir şey yoklar koydum cebime,
bir sonraki anlamsız sancılara kadar,
Her iyi anımda alıştım derken,
her sancıda bu sefer öleceğimler basıyor zihnimi
Ta ki o her şey olması gerektiği zamanda, olana kadar….

neden yazdıklarımın ucu hep ölüme dokunuyor?